Rasyonel yolla toplum
kurma düşüncesi totalitarizmle başlasa bile her daim totalitarizmle
sonuçlanmayabilir. Filmde son sahnesiyle bize bunu söylemeye çalışmaktadır.
İşçi sınıf ve yönetimin başındaki Joh Fredersens el sıkışıp barış sağlıyorlar. ‘’Eller
ile aklın arabulucusu kalp olmalıdır!’’ sözleriyle biten film totaliter rejimin
bu şekilde sonuçlanabileceğini anlatmaya çalışmaktadır. Ancak devamı olmayan bu
hikâyenin el sıkıştıktan sonra Joh Fredersens’in bu sefer ayaklanmanın önüne
geçmiş bir şekilde tekrar eden bir manipülatif totaliter rejimin devam edip
etmediği doğal olarak meçhuldür. Eğer işçi sınıfı düşünmeden hareket etmenin
yaratacağı sonuçları deneyimlemelerine rağmen uyanmaz ve düşünmezse totaliter
rejim devam edecektir. Böylelikle Joh Fredersens işçi sınıfına; ‘’çalışmalarına
kendileri de dâhil herkesin ihtiyacı olduğunu, çalışmalarının toplumun huzuru
için olduğunu’’ söyleyerek kolaylıkla manipüle eder ve bu sefer daha derin
uyuyan bir topluluğu yönetmeye başlar.
Makineleşme insan gücünü öldürür ve üretimde söz sahibi olur. Üretim hızla artar ve aynı hızda işsizlik de artar. İşsizleşen toplumun düşünmeye zamanı olur. Düşünme aşamasını geçtikten sonra iş arayışı içindeyken bu duruma karşı gelir ancak zamanla kendisi de tüketici olarak üretimle beraber tüketir ama tüketebilmesi için çalışmaya ihtiyacı vardır. İş bulunmadığı vakit, sayısı artan işsiz tüketemez ve tüketemeyen bir topluluğa karşı üretimin bir anlamı olmaz. Filmde de makineleşme olsa dahi makineleri kullanabilmek için hala insan varlığına ihtiyaç vardır. Bu durumda da makineleşmenin yaratacağı döngü kırılmış olmaktadır. Bir detay da ise; işçi sınıfı filmin karakter sayısının en fazla olduğu, yönetimde olan kısımda karakter sayısının oldukça az olduğu göze çarpmaktadır.
·
Tek bir kişinin sözüne göre yönetilmesi
·
İşçi sınıfının düşünmeye dahi vaktinin
olmaması ( Freder işçi sınıfından biriyle yer değiştirdiğinde zamanın
sonsuzmuşçasına geçmediğinden zulüm içindeymişçesine bahseder.)
·
Yine işçi sınıfının düşünmeden yine bir
kişinin düşüncesiyle eyleme geçmesi
şeklinde kabaca
sıralanabilir. Bu tehlikeleri günümüz toplumlarında görmekten uzakta değiliz.
Gelişmiş ülkeler gelişmemiş ülkeleri karınlarını bile doyurmayacak kadar para
karşılığında, dünyanın geri kalanı için çalışmaya itmektedir. Günümüz insanları
kapitalizim için rüyalarında bile çalışarak hayatlarını sürdürüyor. Üreten
kesimin tükettiği düzen döngüsel olarak devam ediyor ve insan sistemin dışına
çıkmakta zorlanıyor ki zaten buna uyanacak vakti olmadığından düşünemiyor.
Filmde ki insanlar makinelere
bağımlı hale getirilmişler ve en başında böyle bir düzeni kabul etmeleriyle
kendilerini büyük bir çıkmaza sokmuşlardır. Manipüle edilmeye müsait oldukları
için robot kadının söylemleriyle çocuklarını bile geride bırakıp makinelerden
ellerini çekiyorlar. Filmin 01:43 dakikalarında birinin gelip: ‘’ Makineleri
bırakmanızı kim söyledi. Onlarsız hepimiz öleceğiz,’’ demesiyle insanlar telaşa
kapılıyorlar ve makineleri sanki birileri zorla ellerinden almış gibi, sanki
buna sebebiyet veren başka biriymiş gibi sinirlenip cadı dedikleri kadını
arıyorlar. Düşünmek için başkasının aklına ihtiyaç duyan bu insanlar hatayı bir
başkasında aramakta ne gecikiyorlar ne de çekiniyorlar. Filmde yer alan bu
karakter yapısı günümüz insanını da yansıtmaktadır ve en büyük tehlike yaşan bu
insanlardır.
Filmde işçiler,
yeryüzündekiler göğe bakabilsin diye yer altında yaşarlar.
Yorumlar
Yorum Gönder