Ana içeriğe atla

Film İncelemesi: Green Street Hooligans


   Sosyal psikolojide grup düşüncesi anlatılmak istense en kolay anlatım bu filmle olacaktır.
   Uydumculuk, bireyin davranışlarını içinde bulunduğu grubun normlarını çekme eylemidir ve akranlar arasındaki toplumsal durumları neyin kabul edilebilir olduğunu belirlemek ve otoriteyi sorgulamak için kullanılır. Akranlar grupla beraber olumlu yaklaşırsa uyum yaşanır. Aksi durumu düşünürsek -yani grubun olumsuz yaklaşımını- kişi hala gruba dâhil olmaya devam eder. Gruptan dışlanmamak uğruna yine de yanlış olanı yapmaya veya hataya göz yummaya devam eder. Kişi normatif bir etki yüzünden boyun eğer. Kişi grupla fikir ayrılığına düşüp toplum tarafından reddedilmekten korkup infial yaratmaktansa kabullenmeye yatkın oluyor. Matt Buckner ‘da normatif sosyal etki görülür. Gruba dâhil olabilmek için kendine zıt olan kavga, küfür ve saldırganlık gibi davranışlara kendini yönlendirir ve buna zorlar.
    Doğrusunu söylemek gerekirse filmdeki karakterin yani Matt Buckner’ın gruba şahsen mi yoksa alenen mi dâhil olduğu konusunda emin değilim. Belki de alenen dâhil olarak benliğini bulmuştur.
    Grup içerisinde yaşanılan kutuplaşma sonucu bireylerin artık çoğunluğa ve otoriteye göre karar verdiği görülüyor. Grubun liderinin (yani Pete Dunham) ana karakteri (o da Matt Buckner)  uyumsuz olmasına rağmen gruba kabul etmesi sonucu doğal olarak grup içerisinde olumsuzluklara ve karşıtlıklara yol açıyor ve filmin ana konusu da tam olarak budur. Filmin 19:45 dakikasında Pete Dunham uyumsuz olduğunu bildiği Matt Buckner karakterini gruba kabul ettirmek için onun hakkında yalan söylüyor. Ama her şeye rağmen filmin 23:20 dakikasında ise Bovver karakterinin Matt Buckner'a karşı gösterdiği ön yargıyı görüyoruz. Film boyunca Bovver karakterinin Matt Bucker karakterine karşı ön yargılı ve karşı olmasını izliyoruz. Filmin sonuna doğru bu durum Matt Bucker’ ın yaşadığı yanlış anlaşılmayı destekliyor ve diğer grup üyeleri de Bovver’a katılıyor, gruptan aykırı olması ön yargılı davranışı kolaylaştırıyor. Pete D. karakterinin ön yargısız olması Matt Bucker’ı gruba dâhil olmasına sebep olmuştur. 1:22:31 dakikalarında da ön yargıyı bariz bir şekilde görüyoruz. Pete D. karakterinin kötü olmasından dolayı Shannon Dunham karakteri eşinin durumunu ondan sorumlu tutuyor.
    Grup düşüncesi birbirleriyle içli dışlı ve fikirlerinin asla çürütülmeyeceğine inanan gruplarda görülür ve bu gruplarda önemli, güçlü liderler bulunur. Filmdeki bu bahsedilen lider ise Pete Dunham ‘dır ayrıca abisi Steve Dunham ‘da bunlardan biridir. Birey grubun bütünlüğü adına kendi fikirlerini sansürler şüphesini bastırır faal biçimde çoğunluğun görüşüne zorlanır ki Matt Buckner karakterinde açıkça bu görülür. Bu durum karar vermek için başarılı bir yol değildir. Eğer başarılı bir yol olsaydı gruptaki Pete Dunham ölmezdi ve abisi Steve Dunham yaralanmazdı. Bu filmde otoriteye boyun eğmenin olumsuz yönünü görüyoruz. Dave, Swill, Ike gibi yan karakterler tüm olumsuz davranışları yerine getiriyorlar. Davranışlara karşı razı oluyorlar çünkü yaşadıkları yerde yalnız kalmak istemiyorlar ve gruba ayak uyduruyorlar. Pete Dunham da Steve Dunham’ a karşı özdeşleştirme görülür. Steve Dunham gibi lider olmuştur. Dave, Swill, Ike vb. karakterler içselleştirme davranışı sergilerler yani bir fikir, davranış, inanç kişinin kendi inanç ve değer yapısıyla bütünleşir. Bu tür uydumculuk daha güçlüdür. Unsur değişse bile davranış sergilenmeye devam eder.
    Toplumsal normlar, sosyal grupların davranış standartları olarak kabul edilir bu normlar her grup için uygun davranışları belirler ve kişiler normları kılavuz olarak kullanır, rollerini iyi oynadıklarında beklentilere uygun davranış olurlar. Başka insanların varlığı beklentileri ayarlamamızı sağlar.
    Filmde liderler ve grup üyeleri arasında bilgisel sosyal etkiyi de gözlemlemek mümkün.
   Fanatikler, sevgi ve sempatilerini topluma veya bir kuruma mal olmuş bir kişiye yönlendirir, bağlılık hisseder ve bu duyguyu yoğun olarak yaşarlar. Bir siyasi partiye, bir dine veya bir takıma bağlılık hisseden kişiler duygularını ön plana alarak davranmaya başlayabilir. Destekledikleri takım, siyasi parti başarısızlığa uğramış bile olsa bağlılıkları devam edebilir. Fanatikler kendisi gibi düşünenlerle bir arada olmalarından kaynaklanan güvenle sapkın davranışlar gösterebilirler. Fanatik, fanatiği olduğu takım, din veya siyasi parti adına toplumsal kuralları, nezaketi bir yana bırakarak küfredebilir, dövebilir, başkalarına zarar verebilir ve hatta öldürebilir. 
   Grup olarak birlikte hareket eden fanatikler, duygularında aşırıya kaçabilir ve karşıt görüşte olanlara kaba kuvvet kullanmaya başlarlar. Böylece şiddet fanatizme eşlik etmeye başlamış olur. Zaten filmin isminden de anlaşılacağı üzere karakterler holigandır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Osidius

       Okumaya başlamadan önce kendinize şu soruyu sorun; bazı anılarımı hiç yaşamamış gibi kafamdan siler miyim? Çok zor bir soru aslında. İnsan düşünmeden ''kötü anıları neden kafamın içinde hayatımı zorlaştırması için besleyeyim'' bu cümleleri sarf ediyor ama biraz düşününce o kötü anılar bizi terbiye ediyor, bugün alacağımız her karardan önce düşünmemize sebep oluyor, bugün olduğumuz yerde var olmamıza sebep oluyor; iyi veya kötü. Bulunduğumuz noktadan hoşnut olmasak bile geri dönemeyiz ve olanları unutmak bugünü değiştirmeyecektir. Aslında daha da derin düşündüğünde bu kötü anılardan, kararlardan veya kişilerden acı verici olsa bile, ne olursa olsun, kopamıyoruz. Garip ama... Sevdiğiniz birini düşünün, onu unutmak ister miydiniz? Hayır. Sahip olduğunuz diğer kötü şeyler içinde aynısı geçerli. Belki de insan ister istemez bazı şeyleri değiştirmekten korkuyordur, bugün duyduğu acıyla geçmişi değiştirirse bugününde ne olacağını bilememesinden. Belki de bazı şeyle

İyi İnsanlar Hala Hayatta

                                                                      Doğrusu bu kulağa çok yabancı ve yalancı geliyor. Şaşılır ki bu doğru. Birkaç gün önce arkadaşımla ''insanlardan ne kadar nefret ettiğimizden, onların ne denli kötü olduklarından'' bahsediyorduk. Tanrının bize cevabı güzel oldu. Tüm gün bir yılda görebileceğimiz kadar güzel insan gördük. Bence en önemlisi sokak sanatçısının gözümüze iliştirdiği o andı. Kemanın canlı sesi insanları yanına çağırmaya yetmiyordu. Keman kutusunda birkaç bozukluk ve bir kağıt paradan hariç adamın sanat aşkı vardı. Günün sonuna denk geldiği için verecek hiç paramız kalmamıştı. Cüzdanlarımızın boş olmasına gülerken sokak sanatçısına doğru yaklaşıp borç para isteyen genç dikkatimizi dağıttı. Sokak sanatçısı hiç tereddüt etmeden keman kutusundaki tek kağıt parayı o gence uzattı ve karşılığında gülümseme ve minnet aldı. Hiçbir şey olmamış gibi kemanını çalmaya devam etti. Gerçi kimsede onu beklemiyordu ama biz bekliyorduk. Hi

Küçük Çocuklar

                                                                        Yıllar geçmesine rağmen aklımdan silinmeyen bu anı hala kafamda tazeliğini koruyor. Arkadaşlarımla yolda yürürken yanımızdan annesi ve kardeşiyle bir yerlere giden çocuğun söyledikleriyle birbirimize anlamsızca baktık. Kardeşi ağlayan çocuk, kardeşine doğru tüm öğrenmişliğiyle : '' Şimdi istediğin gibi ağla büyüyünce ağlayamayacaksın zaten'' dedi. Büyük olasılıkların doğurduğu ihtimalle çevresindeki büyüklerin zor zamanlarında göz yaşlarını yuttuklarını görmüştü. İstemeden yanlış şeyler öğretmişlerdi o insanlar, o küçük çocuğa. Gözyaşlarından utanmayı öğretmişlerdi belki de. Ama yanlışı öğrendiği kesindi.         Gülerken utanmayan bunca insanın ağlarken saklanması ne anlamsız. Kim öğretmiştir bunca insana ağlamanın güçsüzlük olduğunu? Kim ona inanmıştır?